İktidardan kurtulmak için Diyalektiği yeniden düşünmek!
Kimliğimizi karşıtlıklar üzerine kurduğumuz tezi Lacan’ın 30'lu yıllardan bu yana herkese kabul ettirdiği bir tezdir. Özne ötekini oluşturdukça kendisini tanımlar. Bir karşıtlık bir zıtların birliği söz konusu olur öznenin oluşumunda bile.
Genel anlamda baktığımızda her yerde kurulan her türlü ilişkide bir zıtlık görürüz. Buna heraklitostan bu yana diyalektik deriz. Değişimin sürekliliği, karşıtlık ve karşıtlığın devindiriciliği diyalektiğin temelini oluşturur. Aslında bizim idrak etme yeteneğimiz Lacancı anlamda imgeselliğimizin sonucu beliren simgeselliğimizden kaynaklanır. Dil bu simgeselliğin bir biçimidir. Bu yüzden tercihlerimiz kullandığımız dilin etrafında dolanır. Dil aynı zamanda öznenin ideolojisidir, dili kullanma yeteneği öznenin ideolojisine hâkimiyetine göre şekillenir.