Maymundan insana geçişte emeğin rolü
Kimi "emek en yüce değerdir" der, yasak savmak için ve ne denli gözden çıkarıp dışlamış olsa da, bunu, dilinde, emeğine göstermelik bir saygı sunduğu emekçiyi, burjuvazinin peşine takmanın aracı olarak yuvarlar. Emeğin dönüştürücü gücünden sadece korkan ve emekçiyle birleşmeye yanaşmayan, ama bu gücü kendi amaçları uğruna kullanma çabasından da hâlâ geri durmayan "çağdaş solcu", bu tutumuyla, siyasette ve sosyal alanda olduğu kadar, başta iktisat olmak üzere bilim ve kültür alanında da faaldir.
Giderek, "emeğin yüceliği", iyice ucuna getirdiği dilinde, yere düşecek gibi eğreti durmaktadır. Çünkü arada bir yerlerde durmaya çalışarak ve emeği, emekçiyi ve haklarını savunuyor görünerek var olmaya uğraşmak hızla olanaksızlaşmaktadır. Azgınlaşan uluslararası sermaye egemenliği ve tekelci saldırganlık koşulları, kendine, emekle sermaye arasında ortalarda bir yer edinmeyi hem tehlikeli hale getirmekte hem de keskinleşen sınıf çelişkilerinin geçiş renklerini yok etmeye yönelik baskısı altında "uç"lardan birine kapılanmayı dayatmaktadır. Şimdi "çağdaş solcu"nun çoğu, neoliberalizmi düstur edinerek tamamen pervasızlaşan uluslararası sermayeye iltihak etmiştir ya da etme yolundadır. Neoliberal küreselleşmecilik ise ne emek tanımaktadır ne de hak. Bilim ve kültürel alan dâhil her sektör ve kurumu değişim çarkının dişlilerine bağlamada önemli adımlar atmış olan sermaye, artık ne değer yaratıcısı olarak ne insani ve toplumsal bir nitelik olarak emeğin adını anmaktadır. Burjuvazi, teorileri ve sözde bilimsel sözcüleriyle çoktan A. Smith ve D. Ricardo'nun gerisine fırlayıp gitmiştir. Her şeyi egemenlik altına alma ve tüm değerlere el koyma hırsı, emeği bütünüyle yok saymasına varmıştır. Oysa insan, diğer bütün değerleri olduğu gibi kendisini de emeğiyle var etmiştir. Geçmiş hayvanlığından gelecekteki yabancılaşmasını aşmış insansal insana uzanan süreç, bütün toplumsal, bilimsel, kültürel gelişmesiyle birlikte, en başta, bu alanlardaki gelişmelerle yaratıcılık ve üretkenlik düzeyi mükemmelleşen emeğin etkinlik sürecidir. Engels'in "Doğanın Diyalektiği" adlı eserinin bir makalesini oluşturan aşağıdaki yazının, emeğin sadece değer yaratan başlıca kategori oluşu yönüyle değil ama karşılıklı etkileşimi sürecinde düşünce ve bilimsel üretimle ilişkisindeki tayin edici rolü yönüyle de dikkate alınarak okunması yararlı olacaktır inancındayız. Sermaye tarafından çarpıtılıp çürütülen bilim ve sanat, yüzünü, emeğe ve emekçiye dönmedikçe kendi varlık ve gelişme koşulundan yoksun kalacağı gibi, "bilim adamı" ve "sanatçı" da içinde olmak üzere, emek karşıtı her kimse, atamız insansı maymundan ötesine geçememiş olacaktır.