Arz ve talep yasalarıyla düşünmeye alışmış özne için bu yasalar kutsal yasalarmış gibi kabul edilir. Onun ötesine bakmaya çalışmak tanrıyı kimin yarattığını sormaktan bile daha abestir. Ancak yasanın kendisinde derin bir sorun vardır. Fiyatı ne belirliyor sorusuna, eli bir şekliyle paraya deymiş hemen hemen herkes arz ve talep diye cevap verecektir. Peki arz ve talep fiyatı belirliyorsa arz ve talebi ne belirliyor? Çok ilginç bir şekilde onu da belirleyen şey fiyat oluyor. Öyle bir yasa ki kendine etki edecek bütün ortamı belirliyor! Bu bir paradoks değil mi? Kendi kaderini belirleyecek şeyin kaderini belirlemek kendi kaderini de belirlemek olmuyor mu? Teolojideki tanrının vasıflarından biri olan kendi kendini var etmek, arz ve talep yasalarında da var. Bir şeyin, var olduğu nesnel koşullarını belirlemesi, modern bilimin yerle bir edilmesi demektir. Aynı zamanda bu durum teolojik düşüncenin bilimselliğin içine ne denli yer ettiğini göstermesi bakımından da tarih kitaplarında yer alması gereken bir durumdur.
Arz ve talep Marks’ında dediği gibi fiyat-miktar ilişkisini inceler, denge durumuna geldiğinde fiyatın 3 lira ya da 5 lira veya 10 lira olmasının nedenini açıklamaz. Yani aslında arka planda işleyen bambaşka bir mekanizma varken biz platonun mağarasındaki gölgelere bakmaktan başka bir şey yapmayan geveze yorumcular gibi vakit öldürmek için konuşuruz. Bu yüzden modern finans sadece spekülasyondan ibarettir.
Meta yani arz ve talebin konusu olan şey, mal, bir tek ortak özden gıdasını alır, insanın isteklerinden. İstek arzunun imgeye kavuşmuş halidir. “Ağacın en tepesinde duran son elmalardan birine ulaşabilme” arzusunda arzu elmanın kendisi olmaktan çıkmış, elmaya ulaşabilme eylemine dönüşmüştür. Artık arzu bir sopa ya da merdiven formuna ulaştığı an isteğin nesnesi ya da imajı haline dönüşmekle kalmaz aynı zamanda bir ideolojik ayrıma da sebep olur. Meta öznenin ideolojisidir, bu yüzden bir kültür öğesidir. Biline bilirdir meta, çünkü bir isteğin imajıdır. Ağacın en tepesinde duran elmaya yetişme arzusundan gıdasını alır. Bir kere kullanılmaya başlandıktan sonra artık ihtiyacın imajına eklenmiş ve onu hedefleyen bir yan imaj belirir. İşte bu yan imaj yani merdiven ya da sopa ağaçtaki elma ile bağlanmış bir imajdır. Doğal olarak imajinel değeri ancak ve ancak elma kadar olabilir. Eğer ki ağaçta bir elma varsa bir merdiven ancak bir elma alma işini kolaylaştıracağı için bir elma değerinde olur. Ancak ağaç elma deposu gibi dopdolu bir ağaçsa işte o zaman merdiven birçok elma değerinde bir nesneye dönüşür. Ama yine çağırdığı imaj elmadır. Elma ise bir ihtiyacın imajıdır, beslenme ihtiyacının imajı. İhtiyaçlar isteklerden çok belirgin çizgilerle ayrılmaz, bazen birbirinin alanında olabilir. İhtiyaçlar insan ömrünün son bulmasını engelleyen yönlere sahiptir. Örneğin beslenmezsek ölürüz ya da korunmazsak ölürüz veya üremezsek toplumsal anlamda ölürüz. Doğallığında beslenme ihtiyacının imajları, korunma ihtiyacının imajları ya da cinsellik nesli sürdürebilme ihtiyacının ortak bir özü vardır bizi daha uzun ömürlü yapmaya yararlar. Bedeni bir azaptan ya da ruhsal bir çöküntüden korurlar. Ancak isteklerin böyle bir yönü yoktur. Hiçbir istek karşılanmadığında ölüme sebep vermez. Yani insan ömrünü uzatan imajlara sahip değildir isteklerimiz. Ama yine de ihtiyaçlar ile ortak bir öze sahiptirler. İhtiyaçlarımızı karşılamak için bir zahmete katlanırız. Ağacın tepesindeki son elma ile karşılamak istediğimiz beslenme ihtiyacıdır. Ağacın tepesine tırmanıp, dallara tutunarak bu elmayı alabiliriz. İşte isteğin imajı olan sopa bu eylemlerden bizi kurtarır ve ağacın altından sopayı uzatıp en tepedeki elmayı alabiliriz. Sopa bu yönüyle bir eylem zamanı kısalttığına göre isteğin ürünüdür. Ama değer olarak ne kadar sürede üretildiğinden bağımsızdır. Eğer tek bir elma varsa en fazla bir elma kadar değerli olabilir ama elma sayısı çoğaldıkça sopanın ya da merdivenin değeri de çoğalır. Sopanın değerli bir şey olması ne arza ne de onu talep eden kitleye bağlı değildir. Sopanın değeri daldaki elmaların niceliğiyle doğru orantılı bir değere sahiptir. Dalda elma yoksa sopa değersiz bir nesne olur, tabi sopayı bir başka ihtiyacın imajına ulaşmak için kullanmıyorsak.
Sopa ağaçtaki elma kadar değerliyse ağaçtaki elma ne kadar değerlidir?
Asıl soru aslında bu. Bir elmanın değeri nedir? Beslenme ihtiyacını giderdiğine göre, giderdiği beslenme ihtiyacı ya da insanın ömrüne kattığı süre kadardır. Bu elbette elmanın en değerli halidir.
devam edeceğiz
Meta ideolojinin nesnesidir.