
DEMİR DUYMAZ UYDURUR
Yazınızı ilginç bulduğumu söylemem gerekir. Sanırım sizde Türkiye'de kimsenin Marksizm üzerine bir okuma yapmadığını çözdünüz. bu yüzden bol kepçeden ben söyledim oldu bitti havalarında sınız sanırım. Elbette her bozuk saat gibi yazınızda doğru noktalardan yola çıkıyor ama sadece yola doğru noktadan çıkıyor vardığı yer bakımından nereye gittiği bile belli değil. Marksist sosyoloji yani tarihsel maddecilik ile ekonomi politik iki ayrı bilim gibidir. Tarihsel maddecilik dikey uzayı incelerken, kapital bu dikey uzayı kesen yatay bir uzayı inceler. Ama en nihayetinde kesiştikleri bir nokta vardır oda metanın genel olarak ne olduğu, kapitalizmin bu meta üretimini nasıl gerçekleştirdiği ve mübadelenin ne olduğudur.
Ancak diğer her şeyden daha önemli olan bir başka “bilim” daha vardır. Düşünme metodu yani Marks ve Engels’i anlayabileceğimiz diyalektik materyalizm metodu vardır. Elbette bir bilim değil ama düşünmenin bilimi demekte bir sakınca görmüyorum ben. Diyalektiği, özellikle materyalist diyalektiği anlamadan Marksizm’i anlamak mümkün değildir. Ben sizin ve diğer okuyucuların diyalektik düşünmenin ne demek olduğunu bildiğini var sayarak hatırlatma yapmadan geçeceğim. Ama şunu söylemeliyim ki, diyalektiği görmediğiniz sürece Marksizm sizin için onlarca ayrı bilimin temelini oluşturmaya devam edecektir. Halbuki diyalektikte bu saydığınız iki bilim ile anılsaydı karşımıza tek bir bilim olarak Marksizm çıkacaktı. Şöyle izah etmeye çalışayım: