Marksizm üstüne: tarihsel materyalizm
Diyalektiği Marx ve Engels için vazgeçilmez kılan, ne belirli bir felsefi sisteme dayanması, ne de bir tür içkin erdem, mutlak “mantıki” bir zorunluluk oluşudur. Diyalektik, yalnızca kendi somut (pozitif) kullanımı, bilimsel faydası dolayısıyla geçerli kılınır
Marksizm çağdaş düşüncenin başlıca akımlarından biridir. Şu anda Marksizm’i açıklamaya, onunla mücadele etmeye ve hatta onun “yerini almaya” koyulan çalışmaların sayısını bilmiyoruz. Bu polemik yüklü çalışmalar yığınının arasından geçerek, metinlere ulaşan yolu bulmak hiç kolay bir iş değildir. Dahası, bu tür metinlerden de aslında bol miktarda bulunmaktadır. Marx ve Engels’in, Costes tarafından yayımlanan (tamamlanmamış) eserlerinin Fransızca baskısı yaklaşık altmış ciltten oluşur, Editions Sociales tarafından yayımlanan ise yirmi ciltten daha fazladır; Lenin’in eserlerinin tamamlanmamış baskısı da yine yirmi cilt civarındadır; Stalin’inkiler ise, yaklaşık olarak on beş cilt kadar vardır. Fakat buradaki tek ciddi sorun, ortada çok sayıda metnin olması değil. Marksist külliyat, 1840’tan başlayıp günümüze kadar uzanan bir tarihsel dönemi kapsar ve ortaya birçok polemiği ateşlemiş olan sorunlar çıkarır: Bunlar Marx’ın erken dönem eserlerinin doğası, Marksist geleneğin sorunudur. Son olarak (politik ve bilimsel) pratiğe çok yakından bağlı bir bilim ve felsefe olan Marksizm’in doğası, ek bir zorluk daha çıkartmaktadır, belki de içlerinden en zorunu. Marx, Engels ve ardıllarının ısrarla dikkatimizi çektikleri pratiğe olan daimi atıf ihmal edilirse, Marksizm’in önemi tamamen yanlış anlaşılmaya ve “sıradan” bir felsefe olarak yorumlanmaya müsaittir.